• E621 (MSG) Monosodyum Glutamat
Bu madde nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor. Yol açtığı hastalıklar, merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak Alzheimer, Parkinson, Huntington hastalıkları, Sara (epilepsi).
Retinal dejenerasyon (göz retina tabakası hasarı)
Yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite
Büyüme hormonu baskılanması
– Pankreas hasarı, insülinde artış ve buna bağlı olarak diyabet
– Böbrek ve karaciğerde hasar
– Bu madde hamilelerde plasenta bariyerini geçebiliyor yani bebek de aynı etkilere maruz kalabiliyor.
Bugün özellikle çocukların çok fazla tükettikleri cips, çikolata , bisküvi, salam, sosis, sucuk, hazır çorba ve şekerleme vb. gıdaların içeriğinde kullanılmaktadır. Üreticiler özellikle ürünlerde sanal lezzet artırıcı olarak kullanıyorlar.
• E120 Karmin
Gıda sektöründe satışları artırıcı bir etken olması hasebi ile üreticiler tarafından yiyecekleri güzel bir renk kıvamında üretmek talep edile gelen bir faktör olmuştur. Bu yüzden işlenmiş gıda ürünlerinde renklendirici kullanmak aşağı yukarı birkaç asıra dayanmaktadır.
Araştırmalar neticesinde tarihte karşımıza ilk çıkan gıda renklendiricisi ise kaktüsler üzerinde yapışmış bir halde yaşayan asalak böcek türü olan Cochineal(Koşnil)’den elde edilen Karmin’dir. Zira koşnil son derece saf bir kırmızı renkli sıvıya sahip olan böcek türüdür.
Koşnil böceği, ilk olarak Orta ve Kuzey Amerika’daki Aztek ve Maya aşiretleri tarafından birtakım eşyaları boyamak için boya olarak kullanılmıştır. Koşnil, altın ile kıyaslanabilecek kadar değerli ticarî bir maldı. Şehirler koşnil böceklerini toplar, devlete gönderirler ve böylece imparatorluğun yıllık gelirine katkıda bulunurlardı. Sonradan Orta Amerika’ya hâkim olan İspanyollar koşnilden elde edilen boyanın değerli olduğunu fark edince, Avrupa’da o zaman kullanımı yaygın olan boyalardan daha iyi bir boya üretmeye başladılar.
Üretilen bu boya Avrupa’da diğerlerine kıyasla daha çok popüler oldu ve genel olarak kozmetik, tekstil sanayiinde ve az miktarda gıdalarda kullanılmaya başlandı. Romalı Katolik Kardinallerin elbiseleri koşnil ile boyanır, aynı zamanda İngiliz askerlerinin ceketleri de bu boya ile boyatılırdı. Neticede Koşnil, Londra ve Amsterdam Ticari Mal Değiştirme Merkezi’nde düzenli olarak ticareti yapılan ve fiyatı yüksek olan bir ürün halini aldı. Böyle olmasına rağmen birçok Avrupalı onun nerden geldiğini bilmiyordu.
19. yüzyılda, böceklerin Kanarya Adaları tarafından ithal edilmeye başlanması ve büyük oranlarda üretiminin yapılmasıyla Meksika’nın tekeli sona ermiş oldu. 1868ʹde Kanarya Adalarının altı milyon pound ağırlığında koşnil ihraç ettiği kayıtlara geçmiştir.
Alizarin koyu kırmızı boyasının ve 19. yüzyılın ortasında Avrupa’da gıda ve tekstil için birçok yapay boyanın üretilmesi sonucu koşnil boyasına talep hızla azaldı. Fakat birçok üretici ve tüketicinin sentetik boyalar yerine doğal boyaları tercih etmesi sonucu, son yıllarda koşnilden elde edilen boya ticareti yönünden tekrar değer kazandı. Bugün de E120 koduyla doğal renklendirici olarak elde edilmeye ve birçok işlenmiş gıda ürünlerinde kullanılmaya devam ediyor.
Konumuz olan böceğin inceleyeceğimiz tarafı da kendisinden türlü türlü yöntemlerle elde edilen boyanın gıda ürünlerine katılmasına dinen cevazın bulunup bulunmadığıdır.
Öncelikli olarak inceleyeceğimiz ilk husus; genel manada “Haşerat” cinsi varlıkların temizliği veya necasetliğinin hangi esasa göre belirleneceği ve elde edilen sonuç itibarıyla yenilip yenilemeyeceğine dair sabit olacak hükmün tespitidir.
• E904 Şellak
Shellac, Hindistan ve Tayland ormanlarındaki ağaçlar üzerinde dişi lak böceği tarafından salgılanan bir reçinedir. Laccifer lacca (Şellağın elde edildiği böcek) boyut ve renk olarak elma çekirdeğine benzemektedir. Şellak, bu böceğin kırılgan veya taneli bir salgısıdır. Hindistan ve Tayland’ın belirli ormanlarında bulunur ve dişi böceğin ağaç gövdesinin üzerinde bıraktığı yapışkan kalıntı kabuklardan çıkartılır. Kullanımı 3000 yıllık bir zaman dilimine sahip, 20. Asırdan önce Gomalak adı verilen şellak, ağaç mobilya da dayanıklı ve güzel renkli yüzeyler elde etmek için kullanılmış.
20.asırdan itibaren, Vitaminler, eczacılık ürünleri, şekerlemeler, çikolata ve hatta bazı meyveler, pek çok kimsenin “gözde” ürünleridir ve yüzeylerinde parlatıcı olarak şellak kullanılmaktadır. Şellak, coccus lacca diye bilinen bir böceğin reçineli salgı maddesidir. Katkı maddeleri listelerinde E904 sembolü ile gösterilmektedir. Etiketlerde şeker parlatıcısı, parlatma ajanı şeklinde ifade edilmektedir. Şekerlemelerde şellak’ın ana kullanım amacı çikolatalı ürünlerin kaplanmasıdır. Örneğin, çikolata kaplamalı fındık, üzüm, gıda destekleyiciler, ilaçlar, meyveler ve kahve çekirdek tanelerinde şellak kullanılmaktadır.
Şellak, amonyak, sodyum borat, sodyum karbonat ve sodyum hidroksit gibi alkaliklerde ve çeşitli organik çözücülerde eriyebilir. Alkolde eritildiği zaman, tipik olarak etanol ve metanol ile sağlam ve sert bir tabaka oluşturur ki bu mobilyacılıkta kullanılan parlaklığı sağlar.
Shellac, çok hafif sarıdan çok koyu kahverengiye, aralarında çok sayıda kahverengi, sarı, turuncu ve kırmızıya sahip pek çok sıcak renkte gelir. Renk, lac böceğinin yaşadığı ağacın özünden ve hasat zamanı tarafından etkilenir.
1 kg şellak üretimi için 300.000 lak böceğinin öldürülmesi gerekmektedir ve yıllık üretimin 20.000 ton olduğu tahmin edilmektedir. Şellağın ana ithalatçıları Mısır, Almanya, Endonezya, İtalya ve ABD’dir.
Şellak aynı zamanda tablet ve kapsüllerde kaplayıcı olarak kullanılmaktadır. Özellikle belli bir zaman sonra erimesi istenen ilaçlarda yani ağızdan alınır alınmaz etkisini göstermeyen, belli bir sure sonra örneğin iki saat, üç saat sonra etkisini gösteren ilaçlarda da şellak kullanılmaktadır.
• E905 Parafinler
• E441 Gelatin (Jelatin)
Jelâtin E441 kod numarasıyla bilinmektedir. Başlıca hammadde olarak domuz kemik ve yağları ile sığır kemik ve derileri kullanılmaktadır. Genellikle yiyecek sanayisinde yiyeceklerin dayanıklılığını arttırmak için kullanılır. Bunun yanında, eczacılık, fotoğrafçılık ve kozmetikte de ürün yapımında kullanılır. Bu ürünler genellikle jelatin veya jelatine Jelatin, gıda maddelerinin üretiminde, üretilen ürüne göre değişen fonksiyonlar üstlenir.
· Jelleşme ajanı: Jöleli tatlılar, etler, şekerlemeler, et sosları
· Yapı sağlayıcı: Lokum, koz helvası, kremalar, sufleler, fırın ürünleri
· Bağlama Ajanı: Rulo etler, konserve etler, şekerlemeler, peynirler, süt ürünleri
· Koloidal yapıyı koruyucu: Şekerlemeler, dondurmalar, buzlandırılan ürünler, donmuş tatlılar
· Durultma ajanı: Meyve suları.
· Film oluşturucu: Meyvelerin kaplanması, etler
· Koyulaştırıcı: Toz içecekler, et suyu, soslar, çorbalar, pudingler, jöleler, şuruplar, süt ürünleri
· İşlem yardımcısı: Tadlandırıcılar, yağ, vitamin ve renklendiricilerin mikroenkapsülasyonu
· Emülgatör: Çorbalar, soslar, tadlandırıcılar, et ürünleri, kremalar, şekerlemeler, süt ürünleri
· Stabilizör: Krem peynirler, çikolatalı sütler, yoğurt, buzlandırılan ürünler, kremalar, donmuş tatlılar
· Yapışma ajanı: Şekerlemeler, et ürünleri
· Köpürmeyi sağlayıcı: Şekerlemeler, kremalar, dondurmalar
· Kristalizasyonu düzenleyici: Dondurmalar, buzlu ürünler, donmuş tatlılar.
Jelatin tamamen hayvansal bir katkı maddesi. Aslında mutfaklarımız da küçük birer jelatin imalathanesidir. Çok kere kasaptan, marketten satın aldığımız et türü gıda maddelerimizi ekseriya kaynar suda haşlarız değil mi? İşte haşlamadan sonra tenceremizdeki et suyu ismini verdiğimiz su bol miktarda jelatin ihtiva eder. Bu et suyu iyice soğuyunca yarı saydam şekilde oluşan jel kitlelerini gözlerimizle de görebiliriz.
Şimdi can alıcı suali soralım. Bu et suyu yenmesi caiz olmayan (domuz, yenmesine izin verilmeyen herhangi bir hayvan, yenmesine izin verilmiş ancak İslami şartlarda kesilmemiş veya kesilmeden ölmüş) hayvanın et ve kemiğinden elde edilmiş ise bir müslüman tüketebilir mi? Eğer cevabımız hayır tüketemez ise (ki bir müslümanın normal cevabı bu olmalı), sanayide üretilen jelatin için de hüküm aynı olmalıdır.
Bugün dünya üzerinde yılda 320 000 ton jelatin tüketilmektedir. Türkiye’nin yıllık tüketimi ise 3000 ton cıvarındadır. Bu tüketimin tamamı ithal yolu ile %99 gayrimüslim ülkelerden karşılanmaktadİr. Gayrimüslim bir toplumdan da İslami hassasiyet beklenemeyeceğinden ve bu ülkelerde domuz eti tüketiminin de ne kadar yaygın olduğunu düşündüğümüzde jelatin için kullanılan deri ve kemiklerde %99 domuz tehlikesi vardır sonucuna ulaşabiliriz. Sığır jelatini olsa dahi domuzla aynı kesimhanede kesilme ihtimali yüksek bir sığır jelatini ne kadar helal ve temiz olur, bu da işin başka önemli bir boyutu. Helal bir hayvan olması durumunda kesimlerin İslami usullerde olup olmadığının izlenilebilir olmaması nedeniyle güvenilir bir jelatin mevcut değildir. Bu nedenle jelatin içeren ürünlerin Müslüman tarafından tüketilmesi caiz olmayacaktır. Ta ki İslam dininin izin verdiği şartlarda, müslümanların gözetiminde Helal Jelatin üretilinceye kadar.
• E910 E920 E921
Domuzu da kapsayan hayvan kökenlerden elde edilebilen sistain (cysteine); Müslümanlar, Museviler, Hindular ve Vejeteryanlar tarafından kaçınılan bir katkı maddesidir.
Bu katkı maddesi hakkında sitemizde çeşitli vesilelerle bilgi verilmişti. Ancak önemine binaen, hergün yediğimiz temel gıdalarımıza haberimiz olmadan katılabildiği için ilgili batı kaynakları yeniden taranmış ve yazımızın ekinde bu kaynakların metinleri original şekilleri ile de konarak, bilginize sunulmuştur.
Sistain(E920), Un işleme ajanı. İnsan saçı, hayvan kılı ve tavuk tüyünden elde edilir.
Sistain( L-cysteine) Helâl midir?
E910,E920, E921 ile numaralanan Sistain, bir amino asittir. Amino asitler genellikle proteinlerde bulunur. Sistain, fırın ürünlerinde durdurucu ajan olarak kullanılır.
Bunlar;
1. Un hamurunun karışma zamanını kısaltmak için,
2. Yayıldıktan sonra pizza ve hamur tabakasının büzülmesini (kendini çekmesini) durdurmak için, hamurun şeklini muhafaza etmesini sağlamak için,
Çeşitli pastacılık işlem kademeleri arasında hamurun hareketine yardımcı olmak için,
3. Sistain, ay çöreği, rulolar, bazı kekler, pide ve ekmekler, kraker ve tost gibi çeşitli fırın ürünlerinde kullanılmaktadır. Ayrıca bebek sütlerinde besleyici olarak, bazı diyet yiyeceklerinde katkı maddesi olarak, öksürük ilaçlarında balgam söktürücü olarak kullanılmaktadır.
Sistain’in kökeni, insan saçı, domuz kılı, sığır boynuzu, kuş tüyü ve petrol ürünleri ve sentetik malzemedir. Sistain yalnızca Japon, Çin ve Almanya’da üretilmektedir. İnsan saçı en ucuz olduğu için de en çok insan saçından üretilmektedir.
Avrupa Birliği Ülkeleri, Amerika, Kanada maalesef insan saçından üretilen Sistain’i kullanmaktadır. Halbuki Endonezya’da sentetik malzemeden üretim yapılmaktadır. Müslümanlar için insan saçından yapılan katkı maddesi kesin olarak haram durumundadır. İslam, insan vücudunun herhangi bir parçasını kullanma izni vermemiştir. Kuş (tavuk, ördek vs.) tüyünden, ya da sentetik yolla yapılması halinde Helâldir.
Diabetik hastalar, insuline zarar verebildiğine, Çin restorant sendromu olarak bilinen rahatsızlıktan müptela olan kimselerde E621 Monosodyum glutomatla etkileşebildiğine ve başağrısı, hararet hissi, baş dönmesi ve uyumsuzluk gibi bir seri septomlara dair bazı raporların var olduğundan haberdar olmalıdır.
Müslümanlar biryandan üreticileri yazı ile söz ile bu maddeyi kullanmamaları istikametinde ikaz etmeli diğer yandan etiketlerinde E910, E 920, E921 Sistain(L-Cysteine) yazılı olan ürünleri boykot etmelidir.